Arapça kökenli olan müteahhit kelimesi; “üstlenici, taahhüt eden” anlamlarına gelmekte ve müteahhitin görev kapsamını belirtmektedir. Eş anlamlı olarak dilimizde kullanılan ‘‘Yüklenici’’ ise uhdesine ihale alan ve sözleşmeyi imzalayan istekliyi ifade etmektedir.
Müteahhitlik mesleği, ülkemizde halen adı ve tanımı olmamasına rağmen yasa ile büyük oranda sorumluluk yüklenen bir meslek olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sektörün kamuya iş yapan temsilcileri olarak bizler, bu sorunun cevabını bulmak için bazı araştırmalar yaparak şunları tespit ettik:
Devlet eliyle vatandaşına hizmet vermek amacıyla yapılan tüm taşınmazların altında imzası olan ve adı ‘YÜKLENİCİ’ olarak her türlü riski üzerine alan isimsiz kahramanlarız.
Bizler nafakamızı kazanabilmek için onlarca meslektaşımız ile kıran kırana bir rekabetle; serbest piyasada olabilecek minimum kar marjları ile uhdesine iş alan ve yaptığı maliyet hesaplamalarının her türlü finansal riskini üzerine alan iş insanıyız.
Bizler henüz işe başlamadan devletine sözleşme ile birlikte damga vergisi, karar pulu ve kamu ihale kurumu payı ödemesi yaparak işe başlamadan vergisini ödeyen emsalsiz bir mesleğin mensuplarıyız.
Taahhüt işinin tüm risklerini üzerine alarak, yaptığı işin bedelini taksitler halinde almaya çalışan ve kamudan alacağını almadan önce yasa gereği; Stopaj Vergisi, K.D.V Tevkifatı gibi tüm vergisel edimlerini yerine getiren iş insanlarıyız.
Taahhüdü altında tamamladığı işini teslim ettikten sonra ortadan kaybolan ve sorumluluktan kaçan değil, sözleşmesine göre geçici kabulünü yaptıktan en az 1 yıl süreyle işin teknik olarak ortaya çıkan tüm imalat hatalarını gideren ve bu konuda kendinden kaynaklı olmasa da bu süre zarfında ortaya çıkan her türlü sorunu bedelsiz çözen bir mesleğin mensuplarıyız.
Kamuda yaşanabilecek her türlü ödenek yetersizliğine karşı, alacaklarını almada hiçbir valör, yasal faiz v.b. eklemeden beklemesini bilen, ancak kendi çeki, senedi ve çalışanlarına karşı bir dakika borcunu öteleme riski olmayan tüccarlarız.
Sözleşme kapsamında eşit hak ve yükümlülüklere sahip olması gerekirken, sözleşmenin diğer tarafı kamu kurum ve kuruluşları olduğu için; her zaman ve her şartta sözleşmenin taviz vermesi gereken tarafı olan yüklenici firma sahipleriyiz.
Bizler ticari faaliyeti devam eden özel veya tüzel kişiler arasında, devletine en küçük sosyal güvenlik prim borcu, vergi borcu, üye olduğu odalara dahi aidat borcu olmayan, hatta en küçük bir borcu olduğu zaman iş alamayan ve hakkedişle alacağını alamayan bir mesleğin mensuplarıyız.
Uhdesindeki işi yaparken kendi alt yüklenicisine, tedarikçisine ve çalışan işçilerine ödemesini yapmadığı anda hemen kıskaca alınan, gerekirse kendi alacağından ilgililere ödemesi yapılan, Kısacası hizmet veya mal aldığı hiçbir kesimi ödemede aksatma lüksü olmayan, her zaman sorumluluk sahibi cefakar iş insanlarıyız.
Bizler nafakamızı kazanabilmek için onlarca meslektaşımız ile kıran kırana bir rekabetle; serbest piyasada olabilecek minimum kar marjları ile uhdesine iş alan ve yaptığı maliyet hesaplamalarının her türlü finansal riskini üzerine alan iş insanıyız.
Bizler henüz işe başlamadan devletine sözleşme ile birlikte damga vergisi, karar pulu ve kamu ihale kurumu payı ödemesi yaparak işe başlamadan vergisini ödeyen emsalsiz bir mesleğin mensuplarıyız.
Taahhüt işinin tüm risklerini üzerine alarak, yaptığı işin bedelini taksitler halinde almaya çalışan ve kamudan alacağını almadan önce yasa gereği; Stopaj Vergisi, K.D.V Tevkifatı gibi tüm vergisel edimlerini yerine getiren iş insanlarıyız.
Taahhüdü altında tamamladığı işini teslim ettikten sonra ortadan kaybolan ve sorumluluktan kaçan değil, sözleşmesine göre geçici kabulünü yaptıktan en az 1 yıl süreyle işin teknik olarak ortaya çıkan tüm imalat hatalarını gideren ve bu konuda kendinden kaynaklı olmasa da bu süre zarfında ortaya çıkan her türlü sorunu bedelsiz çözen bir mesleğin mensuplarıyız.
Kamuda yaşanabilecek her türlü ödenek yetersizliğine karşı, alacaklarını almada hiçbir valör, yasal faiz v.b. eklemeden beklemesini bilen, ancak kendi çeki, senedi ve çalışanlarına karşı bir dakika borcunu öteleme riski olmayan tüccarlarız.
Sözleşme kapsamında eşit hak ve yükümlülüklere sahip olması gerekirken, sözleşmenin diğer tarafı kamu kurum ve kuruluşları olduğu için; her zaman ve her şartta sözleşmenin taviz vermesi gereken tarafı olan yüklenici firma sahipleriyiz.
Bizler ticari faaliyeti devam eden özel veya tüzel kişiler arasında, devletine en küçük sosyal güvenlik prim borcu, vergi borcu, üye olduğu odalara dahi aidat borcu olmayan, hatta en küçük bir borcu olduğu zaman iş alamayan ve hakkedişle alacağını alamayan bir mesleğin mensuplarıyız.
Uhdesindeki işi yaparken kendi alt yüklenicisine, tedarikçisine ve çalışan işçilerine ödemesini yapmadığı anda hemen kıskaca alınan, gerekirse kendi alacağından ilgililere ödemesi yapılan, Kısacası hizmet veya mal aldığı hiçbir kesimi ödemede aksatma lüksü olmayan, her zaman sorumluluk sahibi cefakar iş insanlarıyız.